Fahri SağlıkGündemKöşe Yazıları

Âmine hatun Muhammed anesi Ol sadefden doğdu ol dür danesi

Saf, pâk ve sedef gibi temiz bir kadın olan, Âmine hatundan, inci tanesi gibi çok değerli bir bebek  “Muhammed”   doğdu.
Çünki Abdullahdan oldu hamile
Vakt erişti hefte vü eyyam ile
Âmine hatun Abdullâh’dan hamile kaldıktan sonra, haftalar ve günler tamamlanarak doğum vakti geldi.
Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin
Doğum yaklaştıkça birçok belirtiler, alâmetler görülmeğe başladı.
Ol Rebîûl evvel ayı nicesi
On ikinci gice isneyn gicesi
Rebîûl evvel ayının ortalarına doğru, onikinci pazartesi gecesiydi.
Ol gice kim doğdı ol hayrül beşer
Anesi anda neler gördü neler
İnsanların en hayırlısı o gece doğarken,
Annesi  neler, ne fevkalâde şeyler gördü.
Dedi gördüm ol habîbin anesi
Bir acep nur kim, güneş pervanesi
O sevgili bebeğin annesi, “bir ışık gördüm ki güneş onun etrafında dönüyordu” dedi.
Berk urup çıkdı evimden nâgehan
Göklere dek nur ile doldu cihan
O ışık, şimşek gibi çakarak evimden yükselip dışarıya çıktı. Göklere kadar her yer ışıkla, nûr ile doldu.
Gökler açıldı ve feth oldu zulem
Üç melek gördüm elinde üç alem
Gökler açıldı ve karanlıklar yok oldu. Elinde bayrakları olan üç melek gördüm.
Biri meşrik, biri mağribde anın
Biri damında dikildi Kâ’benin
Meleklerden biri doğuda, diğeri batıda, diğeri de Kâ’benin damında dikiliyordu.
Bildim anlardan kim ol halkın yeği
Kim yakin oldu cihana gelmeği
Meleklerin hallerinden, gelişlerinden anladım ki, o halkın en üstününün dünyaya gelmesi yakınlaştı.
İndiler gökden melekler sâf sâf
Kâ’be gibi kıldılar evim tavaf
Gökten bölük bölük, sıra sıra melekler indiler. Kâ’be’yi tavaf eder gibi evimi tavaf ettiler.  Etrafında döndüler.
Kâ’be savt etdi o demde nâgehan
Dedi doğdu bu gice şems-i cihan
Kâ’be ansızın dile gelerek, bu gece cihanın güneşi doğdu diye seslendi.
Geldi hûriler bölük bölük buğur
Yüzleri nurundan evim doldu nur
Bundan sonra hûrîler kısım kısım geldiler. Hûrîler’in yüzlerinin nûrundan evim, odam aydınlandı.
Hem hava üzre döşendi bir döşek
Adı sündüs, döşeyen anı melek
Melek sündüs adlı bir döşeği havaya serdi. Döşedi.
Çün göründü bana bu işler ayan
Hayret içre kalmış idim ben heman
Apaçık bir şekilde gördüğüm bu işler karşısında hayretler içinde kalmıştım.
Yarılıp divar çıkdı nâgehan
Geldi üç hûri bana oldu ayan
Odamın duvarının ansızın yarıldığını ve içeriye üç hûrinin geldiğini gördüm.
Bazılar derler ki ol üç dilberin
Asiye’ydi biri ol meh peykerin
Bazıları derler ki o üç dilberden biri, ay gibi parlak yüzlü Âsiye’ydi. (Firavunun karısı Hz. Âsiye)
Biri Meryem hatun idi aşikar
Birisi hem hûrilerden bir nigar
Birisinin Meryem hâtûn olduğu apaçık belliydi.  Diğeri de hûrilerden, güzel bir hûri idi.
Geldiler lutf ile ol üç mehcebin
Verdiler bana selâm ol dem hemin
O ay yüzlü üç misafirim lütfedip geldiler ve bana hemen selâm verdiler.
Çevre yanıma gelip oturdular
Mustafa’yı birbirine muştular
Etrafıma gelip oturdular ve Mustafa’yı birbirlerine müjdelediler.
Dediler oğlun gibi hiç bir oğul
Yaradılalı cihan gelmiş değil
Dediler ki, cihan yaratılalı beri bu çocuk gibi hiçbir çocuk dünyaya gelmiş değildir.
Bu senin oğlun gibi kadr-i cemil
Bir anaya vememiştir ol Celil
Bu senin oğlun gibi güzel, değerli ve itibarlı bir çocuğu. O büyük, Ulu Allah’ım hiçbir anneye vermemiştir.
Ulu devlet buldun ey dildar sen
Doğiserdir senden ol hûlk-ı hasen
Ey sevgili hanım, sen çok büyük, ulu bir devlet buldun. Senden “dünyaya iyi ahlâk ve güzellikleri getirecek”  evlât doğmaktadır.
Bu gelen <<İlm-î ledün>> sultanıdır
Bu gelen tevhîd-ü irfan kânıdır
Bu doğan çocuk, Allah’ın izni ile gizli olan şeyleri açarak gösteren, Allah’ın  sırlarını öğretebilenlerin sultanıdır. Bu çocuk ilim sahiplerini tevhid akidesine götürenlerin esas kaynağıdır. İrfan cevheri ile tevhidi öğretecektir.
Bu gelen aşkına devreyler felek
Yüzüne müştakdürür ins-ü melek
Dünyalar, güneşler, yıldızlar ve galaksiler bu gelen aşkına dönmektedirler. İnsanlar ve melekler onun yüzünü görmek
arzusundadırlar.
Bu gice ol gicedir kim ol şerif
Nur ile âlemleri eyler lâtif
Bu gece o kadar şerefli bir gecedir ki, onun nuruyla âlemler daha nâzik olurlar.
Bu gice dünyayı ol cennet kılar
Bu gice eşyaya Hak rahmet kılar
Bu gece Allah cc her şeye rahmet nazarıyla bakar, dünyayı cennet gibi yapar.
Bu gice şâdân olur erbab-ı dil
Bu giceye can verir eshab-ı dil
Bu gece gönül erbapları sevinirler. Bu geceyi gönül sahipleri ihya ederler. Boş geçirmezler.
Rahmeten lil’âlemîndir Mustafa
Hem şefial müznibindir Mustafa
Mustafa âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir.  Hem de günahkâr müslümanların da şefaatçisidir.
Vasfını bu resme tertib etdiler
Ol mübârek nuru tergib etdiler
Doğan çocuğun özelliklerini bu şekilde sıralayarak anlattılar. O mübarek nûru böylece rağbetlendirdiler, değerlendirdiler.
Âmine der çü vakt oldu temam
Kim vücude gele ol hayrül enam
Âmine insanların en hayırlısı’nın doğum vaktinin geldiğini anladığını söylüyor ve,
Susadım gayet hararetden kati
Sundular bir cam dolusu şerbeti
Doğum sırasında, ateşinin yükselmesinden dolayı çok susadığını, ve kendisine bir bardak dolusu şerbet sunulduğunu söylüyor.
Şerbeti karşımda tutdu hûriler
Bunu sana verdi Allâh dediler
Şerbeti önüme getiren cennet kızları, “bunu sana Allah verdi” dediler.
Kardan ak idi ve hem soğuk idi
Lezzeti dahi şekerde yok idi
Bu şerbet kardan beyaz, soğuk ve çok lezzetli idi. Şekerden de lezzetliydi. (Biliyorsunuz Mekke şehri her zaman çok sıcak bir iklime sahiptir. Buz dolabının icadından evvel bir bardak soğuk içeceğin değerini düşünebiliyor muyuz?)
İçdim anı oldu cismim nura gark
İdemezdim kendimi nurdan fark
Şerbeti içince vücudum ışık gibi oldu. Öyle ki kendimi ışıktan ayırd edemiyordum.
Geldi bir akkuş kanad ile revan
Arkamı sığadı kuvvetle heman
Bir beyaz kuş kanatlarını yavaş yavaş çırparak uçup yanıma geldi. Hemen, gelirgelmez sırtımı kuvvetle sığadı.
Doğdu ol saatde ol sultan-ı din
Nura gark oldu semavat-ü zemin
O anda doğum gerçekleşti. Dînin sultanı doğdu.  Yer ve gökler nûrla, ışıkla doldu, aydınlandı.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu