Köşe YazılarıGündemProf. Dr. Fatih SATIL

Doğadan İlham Alınan Tasarımlar: “BİYOMİMİKRİ”

Doğadaki bazı varlıklarla günümüzdeki bazı teknolojiler ve tasarımlar arasındaki benzerlik hiç dikkatinizi çekti mi? Mesela uçan bir yusufçuk gördüğünüzde “bir helikopter gördüm sanki” dediğiniz oldu mu hiç? Biyomimikri tam bu işte.

1940’larda İsviçreli bir mühendis olan George de Mestral köpeği ile birlikte yürürken bir bitkinin köpeğine ve kendi pantolonuna yapıştığını fark eder. Bu bitkiyi kıyafetlerden ve köpeğin üzerinden ayırmanın hiç te kolay olmadığını görünce George’nin aklına bir fikir gelir ve bunu giyim endüstrisinde kullanmaya karar verir. Sonuçta, halk arasında “Dulavrat Otu” olarak bilinen ve “pıtrak”a benzeyen bir bitkiden alınan ilhamla bugün giyim endüstrisinde çokça kullanılan yerel dilde “cırt cırtlı bant” dediğimiz Velcro Bandı geliştirildi.

Bu gerçek hikâyede olduğu gibi, insanoğlu karşılaştığı problemleri çözmede doğayı ilham kaynağı olarak görmüş ve yaptığı birçok buluşta doğayı taklit etmiştir. İşte doğadaki modelleri inceleyip, sonra da bu tasarımları taklit ederek veya bunlardan ilham alarak insanların problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan bilim dalına Biyomimikri denir. Doğada insanoğluna ilham kaynağı olacak birçok örnek vardır; Kuşlardan ilhamla uçak kanatçıkları, Köpek balığı derisinden ilhamla yüzme mayosu, Fil Hortumundan ilhamla Hassas Robotik Kol hep doğa ve doğadaki canlıların taklidi ile gerçekleştirilmiştir.

Mesela, Geko kertenkelesinin ayak yapısı, Nike firmasının dağcı ayakkabısı geliştirmesine ilham kaynağı olmuştur.

Bonn Üniversitesi’nden Dr. Wilhelm Barthlott, Lotus bitkisinin yaprakları üzerinde yapmış olduğu mikroskobik çalışmalara sonucunda, en az temizlik gerektiren yaprakların en pürüzlü yüzeylere sahip olduğunu fark etmiştir. Dr. Barthlott, Lotus bitkisi yaprak yüzeyinde, bir çivi yatağı gibi minik noktacıklar olduğunu gördü. Bu noktacıklar sayesinde yaprak yüzeyinde su damlaları yuvarlanarak akıyor ve böylece yüzeydeki tüm kirler de temizleniyordu. Yani bitki, kendi kendini temizleyen bir yaprağa sahipti. Bitkinin bu özelliği araştırmacılara ilham kaynağı olmuş ve LOTUSAN adında, 5 yıl kendisini temiz tutacağı garantisi verilen dış cephe malzemesi üretilmiştir.

Günümüzde hızla gelişen robot teknolojisi daha çok böceklerin sistemlerini inceleyip elektronik sisteme uyarlama uğraşındadır. Artık bir karınca ve sinek büyüklüğünde robotlar yapılabilmektedir. Sinekler gibi uçabilen, karıncalar gibi istenilen her yere girebilen, örümcekler gibi tavanda yürüyebilen robotlar şu an yapılabiliyor

Burada sadece birkaç örneğinden söz ettiğimiz doğadaki hayranlık uyandıran bu gibi mekanizma ve tasarımlar, teknolojinin birçok alanını zenginleştirme potansiyeline sahiptir. Bilgi birikimimizin artması ve teknolojik imkânların gelişmesi ile birlikte bu potansiyel her geçen gün daha da çok artmaktadır.

19. yüzyılda doğanın taklidi sadece estetik açıdan yani sanat alanında uygulanıyordu. Dönemin ressam ve mimarları doğadaki güzelliklerden etkilenmiş, yaptıkları eserlerde bu yapıların dış görünüşlerini örnek almışlardı. Ama doğadaki tasarımların taklidinin insanlar için fayda sağlayacağının anlaşılması, ancak doğal mekanizmaların moleküler ve mikro seviyede incelenmesiyle başlamıştır. Çünkü doğadaki kusursuz düzen, detaya inildikçe daha da şaşırtıcı bir boyut kazanmaktadır.

Bugün Biyomimikri; bilim, teknoloji, sanat, mimari, yapay zekâ, nanoteknoloji, robotik, endüstri, askeri araştırmalar ve ulaşım gibi birçok alanlarda kullanılmaktadır. Sonuç olarak Biyomimikri; bize doğadan öğreneceğimiz ve ilham alacağımız birçok şeyin olduğunu göstermektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu