GündemKöşe Yazıları

DOLUNAYIN EZGİSİ

Kır çiçeklerimin kokusuna sinmişti sevgin, bebek yüzlü her mısrada seni düşledim. Kitapların arasında kurutuldu anılarım da bir romanın son sahnesinde beliriverdi yüzün. Merhaba dolunay, merhaba! Hilal iken sevdik seni bir bebek misali, yıldızlara tutunuşunu seyreyledik gece vakti. Ne zaman ki ay tutulması oldu, işte o vakit bakmaya kıyamadık sana. Nur yüzünle aydınlandık ay saati. Güneş tutulmasında dahi seni arar olduk okuma saati evveli. Martıların çığlığında toplandık ikindiüstü, hava kararırken veda edip uğurladık güneşi. Dolunay gibi ak pak o ay yüzlü sevdalılara imrenirken bakmaya doyamadık da utancımızdan kızıla boyandı gökyüzü. Islak buselerin çıtkırıldım edası dolunay saatinde ebe oldu da gündüz saklambaç oynadık sanki. Gündüze saklanan ay’ı, güneşe küsen dolunay’ı aradık hilalin öncülüğünde. Ay yıldızlı Türk bayrağım dalgalandı ansızın, salına salına yükseldi her bir şarkı.

Piyanonun tuşlarında buluştu hassas parmaklarım, vals için ruhuma eşlik etti narin notalarım. Dolunayın enfes parıltısı, güneşin şık mırıltısında sobelenince karanlığa büründü gökyüzü. Bulutlarda kitap okumanın hülyalı sahneleri bir çocuğun düş gemisinde uzay yolcusu oldu. Yetim yüreğimi yakan hasret kokusu hatıra defterlerine ayraç oluverdi kuru bir dal misali. Sararmış sahifelerin odunsu kokuları gümüş bir tepsi kıvamında sunuverdi dolunayı. Baldan bir ay olan muhabbeti taze, aşkı derin o “balayı” mevsimi de eşlik etti gençlere baldan bir ay ile. Menekşelerin kadifemsi yaprakları avuçlarımızda oynaştı efil efil esen bir yelde. Kar tanecikleri ruhumu titretti kemanın incecik ezgisinde kıvrılır gibi. Kar tanelerinin yeşeren düşleri udi bir iklime bürünüp ud sesinden ney sesine kanatlandı neyzeniyle. Buselerim ıpıslaktı bir dolunay saati, fikirlerim neşeleniverdi titreyen ses telimde.

 

Avuçlarımdan öptü ilkbahar, ilkbaharın ılık güneşi ruhumu ısıttı aydan parlak düşlerle. Bir romanın son sayfasında, öykünün başkahramanında, şiirin ilham saatinde, denemenin akış cümlesinde, gezi yazısının en maceralı sahnesinde, biyografinin gizemli satırlarında cilvelendi dolunay saatim. Buğdaylara yazılan dualar, yulaf tanesi kıvamında ufalandı da bir serçenin kursağında kanatlandı. Baht-ı sabahın seherinde üşüdü güneşe hasret kalan gözlerim, karanlığı yırtıp geleceğe bembeyaz çarşaf sunmayı arzuladı iyilik meleğim. Sessizliğime gölge düştü de kimsesizliğime yandı kederim. Dolunayın altında, ay tutulmasının manzarasında edilen edebî sohbetler bereketleniverdi olgun başaklar misali. Bir dolunay saatinde ilhama geldi satırlar, ay tutulmasında veda etti güneş sarısı tüy kalemim. Elveda defterimin son sayfasına mühürlendi noktasız cümlelerim.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu