GündemHüseyin YıldırımKöşe Yazıları

MUHARREM AYI VE AŞÜRE GÜNÜ

“Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin bollaştığı bir aydır.

Allah’ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah’ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz  sav tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.
Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.
Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem’in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.  Elmalı Tefsiri,8,5793   Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.

Bugüne “Âşura” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Peygamberimiz sav’ in hadislerine göre, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah cc, Aşure günü  Hz. Musa’yı denizi yararak kurtarmış, Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh as gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus as balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem’in as tövbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa as o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud’un as tövbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim’in as oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub’un as oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb as hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. Müslim Şerhi, 140; Diyarbekri,1/360
İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tövbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.
Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz sav Medine’ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi.
“Bu ne orucudur?” diye sordu.
Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa as şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.
Bunun üzerine Resulullah  Efendimiz s.a.v. de “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti. İbni Mace,Sıyam,131
Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh as’dan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim as’dan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.
Bu hususta Hazret-i Âişe r.a. validemiz şöyle demektedir:
“Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah Efendimiz sav de buna uygun hareket ediyordu. Medine’ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı.” ‘ Buhari, Savm, 69
O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz sav ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz sav herkesi serbest bıraktı. “İsteyen tutar, isteyen terk edebilir” buyurdu. Müslim, Sıyam, 117 .Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.
Bir zat Peygamberimiz  sav’ e  geldi ve sordu:

Ya Rasulullah”Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?”
Peygamberimiz  sav “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir” buyurdu. Tirmizi, Savm,40
Yine başka  bir hadiste Peygamberimiz sav şöyle buyurmuşlardır:
“Âşura Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum.”Tirmizi,Savm,47
“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur” İbni Mace, Sıyam,43  hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir.
Bu hadislerin izahın da  İmam-ı Gazali, “Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir”  İmam Gazzali,İhya,1/238 demektedir.
Fakat  Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir. Bunun için, müstehap olan, aşure Gününü ortalayarak, bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutmaktır.
Bilhassa, Peygamberimiz sav mü’minin aile efradına Âşura Gününde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir. Ayrıca akrabalar, yetimler, kimsesizler, komşular da unutulmamalıdır. Herkes imkânı ölçüsünde ikram yapmalıdır.
Ne yazık ki Âşura gününün manevi ve berraklığı üzerinde Kerbela hadisesinin  zalimliği de görülmektedir. 61. hicret yılının Muharrem’ine ait 10. gününde Peygamberimiz Efendimiz sav’ in torunu  Hazret-i İmam Hüseyin ra 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ’da hunharca şehit edilmiştir. Bu gaddarlığın  ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin sav  bizzat haber verdiği bu acı olay Hazret-i Hüseyin’i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.

Yunus Emre bir şiirinde,

Ayetler ile bilinen
Her yerde hazır bulunan
Cennet içinde salınan
Hasan ile Hüseyin’dir

Bundan Âşûra eyleyen
Hem ruhunu şâd eyleyen
Anda şefaât eyleyen
Hasan ile Hüseyin’dir

Muhammed’dürür dedesi
Gayet oldu ol gün ıssı
Evliyâlar serçeşmesi
Hasan ile Hüseyin’dir

Kanlı gömleğini alan
Düşmanına karşı duran
Yezid’e kılıçlar salan

Hasan ile Hüseyin’dir
Yunus eyder onda kalan
Bu dünyanın sonu viran
Kerbel’de şehid olan

Hasan ile Hüseyin’dir…

Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah’ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kaderin  hükmüne  boyun eğen her mü’min bu olaya üzülür, basiretle, hikmetle bakar ancak itidalini  kaybetmez.

Muharrem ayı ve aşüre gününün hayırlı olmasını ve Rabbimiz’den müminlerin birliğine ve barışa vesile olmasını niyaz ederim.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu