Savaş Meydanında Mıyız?

SAVAŞ MEYDANINDA MIYIZ?

Yaşadığımız süreç içinde sürekli bir kavga içindeyiz. Doğumdan ölüme geçirdiğimiz her evrede sürekli bir karmaşa, bir çatışma savaş içinde değil miyiz? Yaşam mücadelesine yönelik bir tüketim çabası. Hem fizyolojik hem de irade savaşı vermiyor muyuz, hayatta ve ayakta kalabilmek adına…

İnsanlar kendisiyle olduğu kadar birbirleriyle de savaşta. Anlamsız önyargılar içindeki düşüncelerin verdiği kabuktaki kırıklıklarla kimi zaman arkadaşla yada şirketler daha çok kazanma ,büyük olma adına amansız bir savaşta. Ülkeler ellerindekilerle yetinmeyip, yaşlı genç çocuk can almakta kan akıtmakta. Dur! Denilen sese kulak tıkamakta.

Herkes herkesle bir savaş içinde. İş ve meslek hayatındaki insan manzaralarına baktığımızda her biri ayrı savaşta. Kıskançlığın pençesinde kıvranırken iş hayatının meslek erbabı da çok çeşitli mücadele ve yarışın içindeler. Ticari sektördeki şirketler, yine rakiplerini alt etme çabasında değiller mi? Ülkelerin savaşı da Adalet diyerek çıktıkları yolda masumları öldürmek ve sömürmek üzere savaşmaya devam etmiyorlar mı? Hayat bir savaş meydanı mı? Gurur ve inat bunca can yakmaya, masum kanı içmeye değer mi?

Birbirlerini yenmemiz halinde ise, kendimize yeni düşmanlar mı bulmak gerek, adına sözde güç denilen ülkelerin insanlarına tattırdıkları bu zehir niye? Bilinçaltımızda beslediğimiz birtakım kinler mi bu savaşların temelindeki neden!

Hayatımızdaki mutluluk puzzle’ını bozmak, parçaları kopartmak etik mi? Doğruyu yanlışla, Sevgi’yi nefretle, batılı Hak’la sükûneti öfkeyle, sabrı isyanla karşılamak niye?

Niyetlerin rengini bulanık hale getirmemek, kalplerin gözünü daha fazla kanatmamak için, aşırılıklardan kaçma, dengeli olma, kabullenilmiş ve ölçülü bir rekabetle hayatı daha özenli ve daha yaşanabilir hale getirmek ümidi ile…Hep birlikte Savaşa, zulme DUR! Diyelim.