Ender GÖKMEN

Sürdürülebilir Yarınlar İçin “Çevre Bilinci”

Sürdürülebilir Yarınlar İçin “Çevre Bilinci”

 

 

Çevreyi kirletiyoruz! Doğayı katlediyoruz! Evet, bunları biz yapıyoruz. Aslında kendimize, geçmişimize, bugünümüze ve geleceğimize ihanet ediyoruz. Çevremiz, yani bizim nefes aldığımız, doğduğumuz, doyduğumuz ve bizi içinde barındıran bu yapı, bu yaşam alanımız en değerli varlığımız olması gerekirken; biz bunu sağlayamıyoruz ya da bilerek sağlamıyoruz. Sağlayamıyoruz çünkü gerekli olan “çevre bilinci” birçok insanda maalesef yok. Bunun arttırılması lazım fakat halen yeterli bilinçlendirme çalışmaları yapılıyor denilemez; çünkü bunu yapması gereken birçok kurum ve kuruluştaki kişilerin pek çoğu bilinçsiz. Hal böyle olunca da istenilen sonuca ulaşmak bir hayalden öte değil. Sağlamıyoruz, çünkü bu işimize gelmiyor. Evet, bazıları için çevre ikinci hatta son sıralarda yer alıyor.

 

En basit noktadan başlarsak, kişinin yere attığı sigara izmariti ya da bir ürünün ambalajı onun için bir sorun teşkil etmiyor; o sadece onu elinden çıkartmayı düşünüyor o an ve birkaç adım ötede olan çöp kutusu bile onun için bir şey ifade etmiyor. Çünkü onu bilerek yere atıyor. Masum gibi gözüken bu durum bile, çevre kirliliği ortaya çıkaran olaylardan birine örnek olarak verilebilir. Bunun yanında asıl büyük sorun ise büyük çaplı sanayi tesislerinin, hammadde tüketimlerinin sonucunda ortaya çıkan büyük çaplı kirlilikler. Havaya, suya ve toprağa üretimleri ile paralel olarak büyük miktarlarda kirletici madde veriyorlar. Eylül 2016 itibariyle Dünya atmosferindeki CO2 düzeyi, sembolik 400 ppm eşiğini geçmiş olarak görünüyor. Suyumuz, havamız ve toprağımız oluşan kirlilikle karşı karşıya; yani biz karşı karşıyayız.

 

Dünyamız bizim için değerli; bizim yaşam kaynağımız, evimiz, aslında her şeyimiz o. Fakat biz ona, onun bize gösterdiği cömertliği, sevgiyi ve saygıyı göstermiyoruz. Bilinçlenmek için çaba harcamıyoruz. Gidilmesi gereken yolda ilerlemek yerine tam tersini yapıp; başımıza, üstesinden gelemeyeceğimiz dertler açıyoruz. Ama doğayı anlamaya çalışsak, çevremize yeterli özeni göstersek ve ona ihtiyacı olduğu gibi önem versek, birçok sıkıntıdan kurtulmuş olacağız. O, dün ve bugün olduğu gibi yarın da yine bizimle olacak. Çözümü uzakta aramaya, laf kalabalığı yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Her birey kendi sorumluluklarını bilmeli ve “sürdürülebilir çevre” paydasında buluşmalıdır.  

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu