GündemKöşe Yazıları

SÜRPRİZLERLE DOLU GİZEMLİ KOY SARDALA

Sardala Koyu İstanbul’un Ağva ilçesine 30,Kocaeli’nin Kandıra ilçesine yaklaşık 50 km. uzaklıkta iki ilçenin ortasında Karadeniz’e kıyısı olan bakir kalmış 4 adet koydan oluşan muhteşem bir koy. Dostlarımla beraber Balıkesir’e yaklaşık 350 km mesafedeki bu bakir yere gitmek için çadırlarımızla birlikte Cuma akşamından yola çıktık.4 saatlik bir yolculuğun ardından sabaha karşı 03:00 sıralarında bu bakir koya ulaştık.

Çadırları kuracağımız alan bir tarafı Sardala Koyu diğer tarafı Malkaya Koyu olan ufak bir yarımada.Bu yarımadaya ancak 20-25 çadır kurabiliyorsunuz. Ve bu yarımadanın üç tarafının da uçurum olduğunu hayal edin.İşte kamp alanımız tam da anlattığım gibi bu yarımadanın üzerine kuruldu.Kampımızı gece kurduğumuz için eşsiz manzarayı ancak sabahın ilk ışıkları ile görebildik. Kampımızın ilk günü yaklaşık 4 km’lik bir yürüyüşle Malkaya Koyundan ileriye doğru Saklı Cennet diye adlandırılan yere oldu.Neden Saklı cennet dendiğini size şöyle anlatabilirim. Biliyorsunuz Karadeniz’in dağları kıyıya paralel geliyor.

Gittiğimiz yerde kayalıklar denize direk keskin bir şekilde uçurum gibi iniyor.Kayalıkların arasında oyuklar var.Aynı zamanda bu kayalıkların dağ taraflarının altında kayadan iple iniş yapabiliyorsunuz. İşte Saklı cennet denen yer bu kayalığın arasından deniz suyun girmesiye dağ tarafında denizin oluşturduğu ufak bir gölet aslında. İnce bir patikadan iniyorsunuz.

Üzeri yarım açık bir mağara düşünün,yüzdüğünüz yer tam bir doğa harikası. Dilerseniz kayanın altındaki mağaradan yaklaşık 100 metre yüzerek Karadenizin o hırçın dalgalarıyla buluşabilirsiniz. Denizin yaptığı bu doğa harikası gölette koca bir tam gün geçirdik.Bol bol yüzüp kayalardan atladık.Kayanın bir ucundan diğer ucuna ip gerip yukarıdan aşağıya zipline yaptık.(Zipline eğimli bir yerden kendini iple aşağıya doğru sallandırmak.) Eğer sağlam tutunamazsan hoppp aşağıya düşüyorsun. Biz de tabi ki bir çok defa aşağıya düştük.Korkmayın sakın.Dedim ya kayadan kayaya bağladık diye alt taraf yaklaşık 10 metre derinliğinde denizin oluşturduğu bahsettiğim doğal gölet.Tabi tutunamayan biz, hopppp denizde bulduk kendimizi. Bütün gün suyla oynadıktan sonra dönüşe geçtik.Tabi kamp ateşi için odun toplamayı ihmal etmedik.O akşam mangalda sucuklarımızı pişirip erkenden yattık.Çünkü ertesi gün bizi hem yorucu hem de keşif için yeni yerler bekliyordu.

Ertesi sabah saat 09:00’da 8 km’lik bir yürüyüş parkuru ile Kale Koyu’na doğru yola çıktık. Adı üzerinde Kale Koyu etrafı kayalıklarla çevrili kıyısı olmayan denize girdiğiniz yer direk 20 metreyi bulan Karadeniz’in keşfedilmemiş bir bölgesi. Kale Koyu’nun sonlarında kayaların arasında bir mağara bulduk. Hepimiz maceracıyız ya keşif için harika bir yer burası…

Mağara dediğime bakmayın kayaların arasındaki oyuktan ilerliyoruz.Ama oyukta ancak bir kişi oda yan yan yürüyerek geçebiliyor.Bir süre devam ettikten sonra geniş bir balkona açıldı oyuk. Etrafı keşfetmeye çalışıyoruz. Ufak mağaralar var. Her biri farklı dar geçişlerle birbirine bağlı ve ileriye doğru devam ediyor.

Gidebildiğimiz kadar ilerledik.Yolun sonunda önümüzde deniz suyu var. Deniz suyu var diyorum çünkü bir mağara içindeyiz şuanda. İlerisinde gün ışığını görebiliyoruz. Ama ilerleyebilmemiz için sudan devam etmemiz gerekiyor.Yanımızda 2 kişilik şişme bir bot var.Botla önce keşfedip 2 kişi ileride devam edebilecek yer varsa sırayla geride kalan arkadaşlarımız almaya karar verip suya giriyoruz.Bir labirent düşünün etrafınızda dik kayalıklar zaman zaman mağara içlerinden botumuzla devam ediyoruz.Kendimi adeta macera filmlerinde gibi hisettim.İnanın burayı Hollywood keşfetse birçok filmini burada çekerdi. Botumuzla devam ederken ileride kıyıya çıkabileceğimiz bir mağara girişi daha bulduk.Yandaki arkadaşımı bırakıp diğer arkadaşlarımı almak üzere geri döndüm.

Zamandan kazanmak için 2 kişilik bota 4’er kişi binip hepimizi yeni bulduğumuz mağaraya götürdüm. Burada biraz dinlenip çevreyi keşfettik.Yemeklerimizi yiyip bu bahsettiğim labirent gibi yerde tüm arkadaşlarımla birlikte yüzüp bu ıssız keşfedilmemiş bakir yerin keyfini çıkarttık. Biz daha maceraya doymamıştık fakat zaman ilerlemiş hava kararmaya başlamıştı.Tekrar buraya gelmek üzere karar alıp kamp alanına doğru yola çıktık.Uzun zamandır macera peşindeyiz.İnanın bu kamptaki kadar güzel bir macera yaşamamıştım. Kimsenin bilmediği yerleri keşfetmiş olmanın verdiği haz mı bilmiyorum ama dönüş yolculuğunda hepimiz çok mutluyduk.

Sizinle bu deneyimlerimi zaman zaman paylaşıyorum.Umarım bir nebze olsun iştahlandırıp harekete geçirebiliyorumdur . Sevgili dostlar şehrin gürültüsünden bir gün olsun uzaklaşın,telefonlarınız bırakarak kendinizi doğanın o eşsiz güzelliklerine bırakın. Ne olur bir kez olsun deneyin bunu. Pişman olmayacağınız gibi gerçekten yaşadığınızı işte o an anlayacaksınız.

********************

Bana her konuda fikir ve önerilerinizi yazabileceğinizi sakın unutmayın dostlar sevgi ile kalın.
İletişim için; onurayan@hotmail.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu