Gündem

UYDURUKÇA

Son zamanlarda sosyal medyada Gülse Birsel ve Bülent Eczacıbaşı’nın sahnede olduğu 2016 yılında çekilen Marka Konferansı videosuna rastladım. O kadar çok karşıma çıktı ki, videoya tıklamamak sosyal medyayla aramızda küçük bir inatlaşmaya döndü. Sonunda sosyal medyanın gücüne karşı koyamayıp videoya özel bir zaman ayırdım. 20 dakikayı aşkın bir video, oldukça hoşuma gitti. Yıllar önce okuduğum Oktay Sinanoğlu’nun ‘Bye Bye Türkçe’ isimli kitabını hatırlattı bana ve kitaplığıma gidip en kısa sürede tekrar okumam gerektiğini not aldım.Asansor Uyduruk3Asa Uydurukca2Websitesi Uydurukcukarikatur

Konu Türkçemiz, Türkçenin doğru kullanımı. ‘Uydurukça’nın (Türkçe dururken araya İngilizce kelimeler sıkıştırılarak oluşturulan konuşma dili) son zamanlarda yaygınlaştığını, özellikle plazalarda can sıkacak derecede kullanıldığını anlatıyor bizlere. Buna Plaza Türkçesi, Plaza Dili ve Edebiyatı da denmekte, tabi bu işin güzel ve komik bir demeci olsa gerek. Bu dili sade vatandaşlar anlamıyor, İngilizler de anlamıyor yani bu dil tam anlamıyla Uydurukça! “Ne demek yani Plaza dili İrem?” diyecek olursanız hemen bir örnek verelim; Toplantıyı set ettiysek sizi meeting room’da bekliyor olacağım. Yani diyor ki: Toplantı tarihini belirlediğimize göre o tarihte toplantı odasında görüşmek üzere.

Bülent Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Holding’te “Uydurukça’ya Son” kampanyası başlatmış olup bu dili konuşanlara dikkat çekmek adına her kelime için 5 ₺ gönüllü katkı toplanıyor. Toplanan paralarla ihtiyacı olan okullara Türkçe sözlük hediye ediliyor.

‘Türkçe Yıkılıyooo ‘

Bülent Eczacıbaşı Türkçenin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki anlamda da ‘yıkılıyoo’ ifadelerinde bulunuyor. Türkçe olumlu anlamda yıkılıyor çünkü; kökeni çok eskilere dayanıyor yazı dili 1500 küsür yıllara konuşma dili ondan da fazla, oldukça zengin bir dil, kültürümüzü taşıyan, ulusal birliğimizi sağlayan ve yaşatan bir dil, tarih boyunca devletlerin hep resmi dili olmuş, geniş bir coğrafyada (yaklaşık 225 milyon insanın) farklı lehçelerle konuştuğu bir dil Türkçe. Ve tüm bunlar baz alınarak Dünya dilleri arasında 5. Sırada olan bir dil Türkçe.

Olumsuz anlamda yıkılmasının sebebi ise; dilimizi kaybetmemiz değil aksine Türkçe çok güzel bir dönem yaşıyor. Yazarlarımız, çevirmenlerimiz Türkçenin en güzel örneklerini veriyor fakat önümüzde sorunlarımız olduğu da aşikâr. Yeterince terim türetemiyor ve böylece başka dillerin hegemonyasına giriyoruz. Bu noktada Türkçe argoya dönüşüyor. Bazı kelimeler arasında çok küçük anlam farklılıkları olan çok sayıda kelimeyi birkaç kelimeye indirgerken büyük yanlışlar yaptık ve dilimizi fakirleştirdik. Mesela ‘ürün’ kelimesini benimsedik ama tarım ürünü olan mahsul ile sanayi ürünü olan mamulün arasındaki farkı yok ettik. Ya da başka bir örnek verecek olursak ‘savaş’ kelimesini benimsedikten sonra harp, muharebe, müsademe, harekât, mücadele kelimeleri gitti ve bunların hepsinin adı savaş oldu. Sonuç olarak dilimiz fakirleşti.

Türkçeyi yeterince iyi öğretemiyoruz ve bunun sonucunda bozuk Türkçe ortaya çıkıyor. İyi öğretemediğimiz için de dil bilgisi hataları, söz ve telaffuz yanlışlarının önüne geçmemiz zorlaşıyor. Burada Sınıf öğretmenlerine ve Türkçe öğretmenlerine çok büyük yük düşüyor. Zira Türkçeyi temelden iyi eğitimle alamayan çocuk, üniversite yıllarında hatta iş hayatında kendini sürekli bir sorunla mücadele ederken buluyor.

Balıkesir Üniversitesi’nde lisans 1. ve 2. sınıftayken özellikle vize sınavından sonraki ilk derste öğretmenlerimiz bizi uyarırdı. Noktalama işaretlerini kullanmadığımızdan, giriş gelişme sonuç olarak paragraflara ayırmadığımızdan, çok fazla devrik cümle kullandığımızdan, kelime hataları yaptığımızdan dolayı hayıflanırlardı. Çok haklılar, bu sadece Balıkesir Üniversitesi’nin değil Türkiye’nin en iyi üniversiteleri de dahil olmak üzere toplumsal sorunumuz. Türkçeyi iyi kullanamıyoruz;  ne yazabiliyor ne de konuşabiliyoruz. Yedi yaşından itibaren eğitimini aldığımız ana dilimizin yazı ve konuşma diline özen göstermediğimiz için, sekiz yaşından itibaren gördüğümüz başta İngilizce olmak üzere diğer yabancı dilleri de öğrenemiyoruz, konuşamıyoruz. Neyse! Biri beni tutsun, bu da başka cumartesinin köşesi olsun.

Haftaya görüşmek dileğiyle, güzel bir hafta sizlerle olsun.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu