VAKIF NEDİR?
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe asla «birr»e (iyiliğin kemal noktasına) eremezsiniz! Her ne infak ederseniz, Allah onu hakkıyla bilir.”Ali İmran, 92
Vakıf, Mükellef kimsenin; kendi mülkü olan belli ve dayanıklı malının. menfaatini bir şarta bağlamadan Müslüman veya zımmî fakirlere bırakması. Vakıf; lügatte habs ve men etmek, alıkoymak mânâlarına gelir. Vakıf şartlarının yazılı olduğu belgeye vakfiye denir. Vakfedilen mal, sâhibinin mülkünden çıkar. Satılmaz, bağışlanmaz, mîras bırakılmaz.
Peygamberimiz sav ve sahabenin bir çok vakıfları olduğu bilinmektedir. Vakıflar, en büyük gelişmeyi Osmanlılar zamanında göstermiştir. 1530-1540 seneleri arasında yapılan vakıflarla ilgili tahrirlere göre; yalnız Anadolu eyâletinde vakıf yoluyla 45 imâret, 342 câmi, 1055 mescit, 110 medrese, 154 muallimhâne, 1 kalenderhâne, 1 mevlevîhâne, 2 dârülhuffâz, 75 büyük han ve kervansaray kuruldu. Bu müesseselerde vazîfe yapan 121 müderris, 3756 hatîb, imam, müezzin, 3229 şeyh, kayyım, talebe veya mütevellinin giderleri ve maaşları vakıflardandı.
Aynı tarihlerde Rûmeli eyâletindeyse; 10 imâret, 93 câmi, 218 mescit, 35 medrese, 275 zâviye, 13 muallimhâne,17,kervansaray,vardır.
İmam-ı Azam Ebû Hanife, “Vakıf, mülk olan bir ayn’ı, vakfedenin mülkiyetinde alıkoymak ve gelirini yoksullara veya başka hayır yollarına tasadduk etmektir”der . Serahsi, Mebsut, XII, 27
Bir rivayete göre İbrahim as’ın 12.000 hayvandan oluşan sürüleri vardı. Bu sürüleri koruyan pek çok çoban ve köpeği vardı. Dünyaya tamah olanları tahkir için köpeklerin boyunlarına altından tasma taktırırdı.
Cebrail insan kılığında gelir, Hz. İbrahim’e, “Bu sürüler kimin?” diye sorar.
İbrahim as “Rabbimin. Ben de emanetçisiyim!” der.
Cebrail “Bana satar mısın?” der.
İbrahim as “Rabbimi bir kere zikret üçte birini, vereyim der.üç kere zikret; tamamını vereyim!
Cebrail, سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّنَا وَرَبُّ الْمَلئِكَةِ وَالرُّوحِ “Rabbimiz Allâh-ü Teâlâ bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Ruh’un Rabbidir”
İbrahim as bir daha zikret üçte birini vereyim der.
Cebrail, سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّنَا وَرَبُّ الْمَلئِكَةِ وَالرُّوحِ “Rabbimiz Allâh-ü Teâlâ bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Ruh’un Rabbidir”
İbrahim as bir daha zikret tamamı senin olsun der
Cebrail , سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّنَا وَرَبُّ الْمَلئِكَةِ وَالرُّوحِ, “Rabbimiz Allâh-ü Teâlâ bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Ruh’un Rabbidir”
Hz. İbrahim as “–Al, hepsi senin, al, götür!” dedi.
Cebrail as“–Ben meleğim, alamam!” Seni imtihan için gönderildim der.
Bunun üzerine İbrahim as “Sen meleksen, ben de “Halil”im. Verdiğimi geri alamam!” der.
Daha sonra İbrahim as bu sürüleri satar. Geniş bir arazi alır. Onu canlıların istifadesi için vakfetti. Böylece ilk vakıf, İbrahim as ile başlamış oldu.
İbrahim as Allah için bütün servetini bir anda feda ederek malından da imtihan vermiş, “gerçek dost” (Halil) olduğunu ispat etmişti. Kur’an-ı Kerim’de “Bir zaman Rabbi, İbrahim’i bir takım kelimelerle (emir ve yasaklarla) imtihan etmiş, İbrahim de onları tamamen yerine getirmişti…” Bakara, 124
Meşhur kıssada Süleyman as ile serçe kuşu arasındaki şu olay anlatılır.
Bir gün Süleyman as serçe kuşunu azarlamıştı. Bunun üzerine serçe, Süleyman as’ı tehdid ederek,
“–Senin saltanatını mahvederim!” dedi. Süleyman as
“–Senin cüssen ne ki, benim saltanatımı mahvedeceğini söylüyorsun!..” dedi. O küçük bir kuş olan serçe , şöyle cevap verir,
“–Kanatlarımı ıslatır ve bir vakıf toprağına sürerim. Sonra da kanatlarıma bulaşan bu toprağı sarayının damına taşırım. Böylece benim taşıdığım o vakıf toprağı, senin sarayını çökertmeye yeter.” der.
Rabbimiz bizlere İbrahim as’ın ahlakını nasip eylesin.