GündemKöşe Yazıları

ISPARTA GÜLÜNÜN HİKAYESİ – 2

Bu yazımda Isparta gülünün hikayesine kaldığımız yerden devam ediyoruz. Hatırlarsanız İsmail Efendi başına gelen birçok aksilikten sonra gül yetiştirmeyi öğrenmiş, para kazanmış ve tüm Isparta halkına gül yetiştiriciliğini öğretmiş,Isparta’nın gül bahçeleri ile anılmaya başlanmasını sağlamıştı.

Hikayenin devamında Isparta bundan sonra gül üretmesiyle tanınıp, gülcü oluşuyla da anılmaya başlamış. Isparta’da ilk kez 1870’li yıllarda Müftüzade Gülcü İsmail Efendi’nin küçük bir alanda başlattığı  gül üretimi aradan geçen yaklaşık 1,5 asrın ardından artık Ispartalı binlerce aile tarafından binlerce dekarlık alanda yapılıyor. Müftüzade Gülcü İsmail Efendi, yaklaşık 1,5 asır önce Kızanlık’ta koruma altında tutulan Gül Vadisi’nden, bastonun içine gizleyerek çıkardığı gül fidanını toprakla buluşturup Isparta’nın kaderini değiştirmiş. İsmail Efendi’nin o yıllarda küçük bir alanda başlattığı gül üretimi, daha sonra onlarca nesil tarafından sürdürülüp, bugün ise Isparta’yı, dünya gül yağı üretiminin yüzde 65’ini tek başına gerçekleştiren kent haline getirmiş.

Isparta’da her yıl mayıs ve haziran aylarında tekrarlanan gül toplama işlemi, yüzyıllar öncesinde olduğu gibi bugün de sabahın erken saatlerinde başlıyor. Gül yapraklarındaki yağ keselerini güneşin patlatmasına bağlı olarak ürünün kalitesinin ve veriminin azalmasını göz önünde bulunduran gül üreticileri, böyle bir sorunla karşılaşmamak için gün doğmadan işe koyulup öğlen saatlerine kadar gül toplama işini sürdürüyorlar. Gül kokuları eşliğinde bellerine bağladıkları çuvallarla istenilen büyüklüğe ulaşmış gül çiçeklerini toplayan üreticiler, içerisinde ki yağ oranının azalmasının önüne geçmek için topladıkları güllerini en kısa sürede fabrikaya ulaştırıyorlar. Üreticilerin tarım araçlarına yükleyerek, bulundukları köy ve kasabalarda kurulan alım merkezlerine götürdükleri güller, buradan işlenmek üzere fabrikalara getiriliyor.

Fabrikadaki kazanlara 1,5 ton sıcak su ile konulan güller, 2 saat süren kaynatma işleminin ardından yağlı su olarak farklı kazanlara aktarılıyor. İkinci bir kaynatma işleminin ardından yağ, sudan süzülerek ihracata hazır hale getiriliyor. Yaklaşık 4 ton gülden elden edilen 1 kilogram gül yağı ise 47 bin liraya başta Fransa olmak üzere çok sayıda ülkeye ihraç ediliyor.Tarladan fabrikaya süren bu yolculuk, hasat dönemini içeren 45 günlük periyotta her gün gerçekleşiyor.Zaman içerisinde gül yağı çıkarma teknikleri modernleşse de gül bahçelerinin makineleşmeye uygun olmayan yapısı, gül hasadının yoğun emek gerektiren özelliğinin hiç değişikliğe uğramadan günümüze ulaşmasını sağlamış.

Gül, toplandıktan sonra hızla işlenmesi gereken narin bir bitki. Yapraklar sıcakta, çuvalların içinde bekletildiğinde asit oranı artıp, kokusunu oluşturan uçucu yağlarını kaybediyormuş. Bu nedenle gül hasatı döneminde gülhaneler günlük hasatı bekletmeden, hızla işliyor. Çuvallar hemen açılıp güller depoda gölgelik, serin bir alana seriliyor. İmbiklerde, santrfüjlerde işleme alınıyor. En büyük üretici 8 bin çiftçi ve 6 kooperatifin ortak olduğu Gülbirlik. Kurumun Yakaören, Kılıç, Güneykent ve İslamköy’de toplam altı Gülhanesi var. Ayrıca özel sektöre ait 15 firmanın kendi gülhaneleri bulunuyor. Bu tesislerde gülün işlenmesini izleyebiliyorsunuz. Isparta’da artık geleneksel yöntemle çalışan gülhane bulmak mümkün değil. Gülbirlik’in 1950’lerden kalma imbiklerle çalışan İslamköy Gülhanesi bile yenilenmiş. Nuri Kalay’ın Ağlasun’daki Osmanlı usulü 12 dev imbikli gülhanesi kapanmış. Yani tarihi gülhaneleri artık göremeyeceksiniz. Modern gülhanelerde görülmeye değer. Bu tesislerin çoğu iki katlı. Güller üst kata çıkarılıp, dev imbiklerin kapaklarından içeri dökülüyor. Elde edilen gülyağları şişelere aktarılıyor. Konkret yapılacak güller ise hekzan çözücü madde eklenip santrfüje konuluyor. Çıkan pembemsi krem kıvamındaki hammadde daha sonra kolonya ve parfüm üreten fabrikalarda tekrar alkolle işlemden geçiriliyor. İçindeki uçucu yağ çıkarılıyor. Atık güller bir havuzda biriktirilip yakıt ya da gübre olarak kullanılıyor.

Hastalıklara iyi gelen Isparta gülü, özellikle bademcik ve boğaz enfeksiyonu hastalıkları tedavisinde kullanılıyormuş. Isparta gülünün suyuyla yüzü yıkayıp, göz banyosu yapmak ise göz nezlesini geçiriyormuş. Gözde kanamayı önleyen Isparta gül suyu göz içinde bulunan kılcal damarların tıkanıklığını açıp göze iyi geliyormuş. Isparta gülünü kaynatarak, çay da elde ediliyor. Yapılan çay gün içerisinde tüketildiğinde rahatlatma ve ferahlatma özelliği taşıyor. Isparta gülünden elde edilen çay, yaralarda pansuman edici özelliğe de sahipmiş. Isparta gülünden elde edilen reçel ve gül lokumunun tadı bir harika.

Kozmetik amaçlarda kullanılan Isparta gülü, sabun, parfüm, şampuan, esans amaçlı oda kokularında da kullanılıyor. Bayanların vazgeçilmezi olan Isparta gülünün kokusu, kalıcı özelliğe sahip olduğu için Isparta gül suyuyla güzellik banyosu yapanların sayısı azımsanmayacak derecede. Cilt üzerinde temizleyici bir tonik görevini gören Isparta gülü tam bir güzellik ürünü. Ayrıca Isparta gülünden elde edilen yağ, her türlü cilt sorununa iyi geliyormuş. Bebeklerde ve çocuklarda cilt kuruluğunda tercih edilen Isparta gülü, yaralar üzerine sürüldüğünde ise antibiyotik özelliği olduğundan yaranın hemen iyileşmesini sağlıyormuş.

Dünyanın en büyük gülyağı üreticisi Isparta şehrinin bahçelerinde, gülhanelerinde, caddelerinde yılda bir ay hasat coşkusu yaşanıyor. Gül bahçelerinin sıralandığı vadiler mis gibi kokuyor ve hasat sonu festivaller düzenleniyor. Öncelikle bu aylarda burayı ziyaret etmenizi şiddetle öneriyorum. Eğer buraya Mayıs ayı içinde hasat zamanı gelirseniz öncelikle gülün serüvenini öğrenmek için çıkacağınız yolculuğa bahçelerden başlamalısınız. Güller açtığında, tarlaların bulunduğu köyler, ilçeler mis gibi kokuyor. Gülün kokusunu kaybetmeden toplanması gerekiyor. Bu nedenle hasat 28 gün boyunca her sabah şafakta başlayıp güneşin ışıkları yakıcı hale gelmeden, yani en geç saat 10.00’da tamamlanıyormuş. Bülbüller gülü çok seven, hatta gül tarlasına yuva yapan kuşlarmış. Mayısta, üreme mevsiminde en güzel şarkılarını eşleri ve güller için, hasatın başladığı saatlerde söylüyorlarmış.

Sadece onları dinlemek için bile Isparta gül bahçelerine bu mevsimde gelmelisiniz. Hasat zamanı kadınlar tarlada ketenden yapılmış üçgen önlük takıp, gülleri ceplerine dolduruyorlarmış. Plastik zarar verdiği için hasatta kesinlikle kullanılmazmış. Eskiden bu önlüklere nakışla çok güzel desenler işlenirmiş. Şimdilerde bu önlüklere çok nadir rastlanıyor.

Gül bahçeleri dümdüzdür, güllerin boyu da bel altında olduğu için gittiğinizde bahçe içinde çok geniş bir alanı görebilirsiniz. Her sabah bu tarlalar pembeye boyanıyor, günlük hasat bitince yeşile dönüyor. Gülün bakımı çok zor, hasatı ise çok kolay. Goncayı başından tutup eğince, hiç direnmeden kırılıveriyor. Dikeni ise toplayanı hiç rahatsız etmiyormuş. Kadınlar, genç kızlar bahçe içindeki yollara girip, sağlı sollu toplayarak ilerliyorlarmış. Etekleri dolunca bunu tarla kıyısındaki öbeğe boşaltıyorlar. Gülcüler mis gibi gül kokuyor. Yağmurlu günlerde, bitkilerin dibindeki çamur bile parfüm gibi oluyormuş. Gülün kokusu yasemin, zambağa benzemiyor. Onlardan daha hafif ve uçucu. Gülcüler dost canlısı ve misafirperver insanlar. Bahçelere gittiğinizde size de bir önlük verip, aralarına alıp hemen sohbete başlarlarsa şaşırmayın. Hasat bittikten sonra su kenarındaki kahvaltının tadına doyum olmuyor. Hazır çalışmanın da verdiği vicdani rahatlıkla Isparta’nın ünlü ekmeği, köylerinden kaymak, gül reçeli, tereyağı ile birlikte harika bir kahvaltıyı hakettiniz.

Gülün Isparta mutfağındaki yeri tatlılarla sınırlı. Yayla Mahallesi’ndeki İrfan Usta, gülü dondurma yapıyor. Yalvaç İlçesi’nde ise Belediye Sarayı’ndaki Gündoğan Pastanesi, özel bir güllaç üretiyor. Yalvaç Güllacı’nda kaymak yerine lor peyniri kullanılıyor, gülsuyu, şerbet ve sütle tatlandırılıyor.İşte her daim sevgimizi göstermek için ilk aklımıza gelen yöntem gülün hikayesi böyle. Ne diyelim gül kokulu güzel günlerde sevgiyle kalın…

********************

Bana her konuda fikir ve önerilerinizi yazabileceğinizi sakın unutmayın dostlar sevgi ile kalın.
İletişim için; onurayan@hotmail.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu