GündemKöşe Yazıları

ISPARTA LAVANTA BAHÇELERİ

Yeni bir gezi yazısı ile merhaba değerli dostlarım. Malumunuz her fırsatta eşimle birlikte memleketin farklı köşelerini keşfetmek için ufak geziler yapıyoruz.

Bu gezimizde yanımıza 58 günlük oğlumuzu da alarak Göller Bölgesine Lavanta bahçeleriyle ünlü Isparta’ya doğru yola çıktık. Size bu yazımda meşhur Lavanta Bahçeleri ve Kuyucak Köyü izlenimlerimi anlatmaya çalışacağım.

Gece yarısı Balıkesir’den başladığımız yolculuğumuzda ilk durağımız Lavanta Bahçeleri ile ünlü Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyü oldu. Dünyaca ünlü Fransa’nın Provence Bölgesinde ki lavanta bahçelerine Türkiye dahil akın akın dünyanın birçok yerinden turistler ziyarete gidiyorlar. Şunu açıkça söyleyebilirim ki bizim ülkemizin lavanta bahçeleri Fransa’nın lavanta bahçelerini asla aratmıyor. Zaten daha köye girmeden sağlı sollu arazilerin üzerinde lavantaları görüyorsunuz. Ama asıl güzellik köyün içinden geçip yaklaşık 4-5 km daha gittikten sonra Lavanta bahçeleri seyir terası denen yerde sizi karşılıyor. Biz gittiğimizde sabahın daha ilk ışıkları ve güneş yeni yeni kendini gösteriyordu. Ama fotoğraf sanatçıları yerlerini almış çekimlere başlamışlardı bile.

Bende eşim ve minik oğlumuz ile lavantaların arasında muhteşem bir gezinti yaparak bu güzelliği canlı canlı yaşama fırsatı buldum. Bir yandan mis kokulu lavantaları seyrederken bir yandan da fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedik tabi ki. Haziran sonu lavantalar morarmaya başlıyor. Temmuz ayında ise çiçekleri patlayınca mosmor oluyorlar. Böylece şölen de başlıyor.Biz bu şölene en doğru zamanda gittiğimizi düşünüyorum. Hasat dönemi ise Ağustos ayında bitiyor. Eğer bu bölgeyi şimdiye kadar görmediyseniz mutlaka ziyaret edilecek yerler listenize eklemenizi öneriyorum.

Lavanta büyürken suya ihtiyaç duymuyor. Görsel ziyafet sunan lavanta bitkisi, susuz ve kurak tarlalarda yetişebiliyor. Türkiye lavanta üretiminin %90’ı bu bölgeden sağlanıyor. Karaciğer yağlanması, burun akıntısı, toz alerjisi, romatizma gibi hastalıklara da bu bitki iyi geliyor. Hem güzelliğiyle hem faydalarıyla lavantalar çıtayı gerçekten zorluyor.

Yaklaşık 1 saat oyalandığımız bu seyir bölgesinden ayrılıp Kuyucak köyüne kahvaltı etmek için geri döndük. Ne yalan söyleyeyim Burada bir hayal kırıklığı yaşadık. Ben bu köyü daha çok meşhur Şirince köyü havasında beklerken, bu kadar ziyaretçi alan köy bakımsızlık ve pislik ile bizi karşıladı. Etrafta uçuşan kara sineklerden de bolca olması,üzerine tuz biber oldu. Köyde kahvaltı edecek doğru düzgün bir yer olmadığı gibi hijyen kesinlikle aramayın. Kahvaltı istediğinizde önünüze iki dilim domates, iki dilim salatalık, iki dilim peynir ve bir yumurta koyup 20 TL istiyorlar. Zaten köyde 2 ya da 3 kahvaltı veren yer var. Hepsi de birbirinin benzeri. Köydeki birçok yerde lavanta ürünleri satılıyor. Ama hepsi fabrikasyon. Doğal ürün diye sattıkları şeylerin ne olduğunu kendileri dahi bilmiyor.

Bir firma köylülere ürünlerini veriyor onlarda doğalmışçasına satmaya çalışıyorlar. Kuyucak köyünde yalnızca 150 hane var. Köyde yaz-kış oturanların sayısı ise 90’ı geçmiyor. Köy halkı geçimini lavanta ile sağlamaya çalışıyor. Sanırım hijyene biraz daha önem vermeleri kendi kazançları açısından da iyi olacaktır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen turistik şehirleri kıskandıran doğal taş sokakları, kerpiç evleri, sıcakkanlı insanları ve tabii ki büyüleyici lavanta öbekleri ile Kuyucak görülmesi gereken bir yer.

************************************

Bana her konuda fikir ve önerilerinizi yazabileceğinizi sakın unutmayın dostlar sevgi ile kalın.
İletişim için; onurayan@hotmail.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu